Bir dil bilimci olan J. R. R. Tolkien’in tabiri caizse ömrünü adadığı, uğruna yeni diller, yeni ırklar ve yeni mitler yarattığı, hakkında Türkçe’ye çevrilebilmiş bir düzine eserin olduğu o efsanevi evrenin yaratılış mitolojisine göz atacağız. O zaman başlayalım!
Silmarillion
Şu an dizisinin de çekildiği, birçok insanın “Orta Dünya’nın kutsal kitabı” olarak nitelendirdiği Tolkien’in “Silmarillion” eserinin başında ele aldığı bu yaratılış mitolojisine Auinulindale (Ainur’un Şarkısı, Ulu Müzik) adını vermiştir. Silmarillion’a Orta Dünya’nın kutsal kitabı gibi bir sıfat yakıştırılmasının sebebi ise eserin anlaması oldukça zor ve ağır dili ile kutsal kitapları andırmasıdır.
“Önce Eru vardı, tek olan, Arda’da (Dünya) İlúvatar diye isimlendirilen…”
Çoğu mitolojide var olan kaos kavramı gibi Orta Dünya mitolojisinde de her şeyden önce var olan tek şey Eru’dur. Daha sonrasında Eru, “Sönmeyen Alev” ile düşüncelerinden, zamanın ve Dünya’nın başlangıcının öncesinde, varlıkların en güçlüsü olan Ainur’u yarattı. Nitekim “Ulu Müzik” ile Orta Dünya’yı yaratacak olanlar da onlardı.
Ainulindale (Ainur’un Şarkısı, Ulu Müzik)
Eru, Ainur’a şarkılar öğretti ve kendi yetenekleri ile bunlara katkıda bulunmalarını istedi. İlk başta bu şarkıları kendi başlarına farklı melodilerle söylediler çünkü her biri bilincin farklı bir yerinden yaratılmıştı ve bütünün sadece bir kısmını bilmekteydi. Daha sonrasında Eru, ayağa kalkarak hepsine ortak bir tema verdi. Verdiği bu temayı da bir arada çalmalarını istedi. İşte bu üç aşamalı yaratılış hikayesinin ilk aşamasıydı. Birinci tema, Ea’yı yani evreni oluşturdu. Önceleri bu müzik eşi benzeri olmayan bir güzellikte ve ahenk içinde zamansız salonlardan taşarak hiçliğin içine işledi. Bu kusursuz müzik Eru’yu tatmin etti ve yaratılış bu şekilde başlamış oldu.
Heavy metalci Melkor
İlk müzik devam ederken Eru’nun yarattıklarının en güçlüsü olan Melkor, kibri ile kendi kusursuzluğunu ve müziğini yüceltmek istedi. Yarattığı uyumsuz ve gürültülü müzik sayesinde diğerlerini bastırdı. İlk müzik böylelikle son buldu.
Ardından Eru ayağa kalktı, sol elini kaldırdı. Karmaşanın ve fırtınanın içinden yeni bir müzik doğdu ve Eru, Ainur’a Arda’yı yaratacak olan ikinci temayı verdi. Bu tema Ainur’un ve Melkor’un çekişmesiyle sürdü fakat Melkor gürültülü müziği ile bu müziği de bastırdı.
Eru, tekrar ayağa kalkarak sağ elini kaldırdı. Ainur’a üçüncü ve son temayı verdi. Üçüncü tema ilk ikisinden daha narin ama çok daha güçlüydü. Bu öyle bir tınıydı ki Melkor’un gürültülü müziği bile bu tının içinde ahenk buldu ve normal bir parçasıymış gibi gözüktü. Bu, İlúvatar’ın çocuklarının doğduğu temaydı, yani ilk doğanların (elfler) ve takipçilerin (insanlar). Bununla beraber Eru son kez ayağa kalktı ve iki elini birden kaldırdı. Böylelikle “Ulu Müzik” son buldu.
“İşte müziğiniz!”
Son müziğin ardından Eru, Ainur ile birlikte boşluğa doğru ilerledi. Boşluğa geldiklerinde “İşte müziğiniz!” dedi ve onlar için bir görüntü oluşturdu. Boşluğun içinde küre şeklinde Dünya oluşmaya başladı ve bütün dünya tarihinin gözlerinin önünde oluşmasını, Dünya’nın yaşayıp geliştiğini izlediler. Ulu Müzik’e katılan her bir Ainu onun içinde kendi eserlerini ve yaratılarını gördü.
Eru tekrar konuştu ve “İşte müziğiniz! Bu sizin ozanlığınız; her biriniz, kendisinin tasarladığı veya eklediği gibi gözükebilecek her şeyi, önünüzde yarattığım bu tasarım içinde yaratılmış bulacak. Ve sen, Melkor, aklının tüm gizli düşüncelerini keşfedecek, onların bütünlüğün bir parçası ve zaferine yardımcı olduğunun farkına varacaksın!” dedi. Ardından yarattığı görüntünün yani Arda’nın kalbine yok olmayan alevi yerleştirdi ve Arda’yı tam anlamıyla yaratmış oldu.
Evet, çekilmiş en iyi üçleme olan Yüzüklerin Efendisi’nin konu aldığı Orta Dünya bu şekilde yaratıldı ve dünya üzerinde kurgulanmış en iyi hikayeler bu şekilde başladı. Bu vesileyle böyle bir başyapıtı bize bıraktığı için J. R. R. Tolkien’e tekrar teşekkür edelim.
Kaynakça
Daha Fazlasını Keşfedin
