Tokat Siyaset-İş Dünyası-Medya Buluşması’na kızımız gibi sevdiğimiz ciğer paremizin vefatı nedeniyle katılamadım.
Daha sonra vali, vekiller, rektör ve belediye başkanınca yapılan konuşmaları videodan ancak izleyebildim. Bu ve gerek katılımı, gerekse içeriği daha da geliştirilmiş benzeri toplantıların devam etmesini içtenlikle dilerim.
Bu tür buluşmaların mutlaka bir çıktısı olması gerekmektedir. Bu buluşma sonrası hazırlanacağı ifade edilen “Sonuç Bildirgesi” ni de merakla bekliyorum.
Okurlara yararlı olması dileğiyle, bu buluşmada yukarıda saydığım kişilerce yapılan konuşmalarla ilgili değerlendirmelerimi 4 bölüm halinde yayınlayacağım.
Buluşmaya dönersem, izlediğimde şaşırdım.
Şaşırdım çünkü Tokat’ın gittikçe ağırlaşan sorunlarının çözümünden sorunlu olanlar diğer katılımcılara, Tokat’ın sorunlarını anlattılar. Oysa Tokat’ın sorunları zaten Tokatlılarca az veya çok, eksik ya da tamam biliniyor. Tokatlılar özellikle siyasal iktidarın yerelde ki temsilcilerinden Tokat’ın sorunlarını anlatmalarını değil, çözüme kavuşturmalarını bekliyor.
Şaşırdım çünkü ilk kez Cumhur İttifakı’ndan bir milletvekilimiz bir takım mazeretlerin arkasına sığınmadan, “şöyle atladık, böyle zıpladık” demeden, konuşmasında açık yüreklilikle “Tokat’ı hak ettiği yere taşıyamıyoruz, Tokat’ı ve Tokat’ın ekonomisini büyütemiyoruz. Tokat’ta bir şey eksik… Nedir o eksik? Meşveret” diyor.
Bu sözlerinden dolayı milletvekilimiz Sayın Yücel Bulut’u kutluyorum. Gerçekten de söylediği gibi “Bu kadar kamu yatırımına karşın şehrimizin hale istenilen noktaya gelmemiş oluşu, hala istihdam problemini çözememiş olmasının altında yatan bir hakikat var.”
Nedir o hakikat? Yıllardır her ortamda ve her fırsatta bizim de söyleyip, yazdığımız “Bu şehrin kaderinin stratejik planlamanın ve kalkınmanın asli unsurları olan şehir paydaşlarıyla tartışılarak oluşturulmamasıdır.” Yanı valiler başta olmak Tokat’ı yönetenler ve siyaset erbabı kendi bakış açılarını tek taraflı olarak, kimseye danışmadan, görüş almadan Tokat toplumuna dayatmaktadırlar.
Bunun en canlı örneği birinci sınıf tarım arazisine “şehir hastanesi” yapılmasında ki ısrardır. Bu konuya karar verenlerin Tokat toplumunun, fikir üreten grupların ne düşündüklerini, önerilerini sormamaları, dinlememeleri ve kendi bakış açılarını dayatmaları Sayın Yücel Bulut vekilimizin saptamalarında ne denli isabetli olduğunun da kanıtıdır. Umarım bu yanlıştan dönerler!
Tokat’ın herkesin bildiği makro sorunları, yani siyasal iktidar ve onun yereldeki aktörleri tarafından çözüme kavuşturulması gereken sorunları var. Bir de mikro sorunlarımız var. Yani yerel ölçekte ve şehrin dinamikleriyle çözüme kavuşturulması gereken sorunlar
İşte Sayın Yücel Bulut’un konuşmasını ben, “Evet makro ölçekte önemli sorunlarımız var. Ama mikro sorunlarını çözüme kavuşturamamış hiçbir şehir ‘makro sorunlarını’ çözüme kavuşturamaz. Biz kendimize sahip çıkmazsak kimse bize sahip çıkmaz” şeklinde okudum.
Peki, bunu nasıl sağlayacağız? Sayın vekil onun da ipucunu veriyor; “Meşveret…”
Ve diyor ki; “ Meşveret ortamının geleneksel hale gelmesini sağlamamız gerekiyor. Söylenen her cümlenin, ortaya atılan her fikrin bir kıymeti olduğuna inanarak, herkesi dinleyecek bir kültürü inşa etmemiz gerekiyor. Bu şehri nasıl ve ne şekilde büyüteceğimizi hep birlikte karar altına almamız lazım”
Sayın Vekilimiz duygularımıza tercüman oldu. Çünkü Tokat’ın en ağır mikro sorunlarından birisi, Sayın vekilinin de işaret ettiği “meşverettir.” Yani Birlikte yönetimdir! Yani yönetişimdir. Yani karar alma süreçlerine toplumun katılımını sağlamaktır. Yani, selamdan iletişime, iletişimden istişareye, istişareden işbirliğine, işbirliğinden birlikte çalışma kültürüne yürüyeceğimiz yolu inşa etmektir.
Ancak şunun da altını çizelim! Meşveret ya da istişare; birkaç siyaset erbabının veya birkaç bürokratın, ya da bir grubun bir araya gelerek ve yerel toplumu yok sayarak Tokat’a neler yapılacağına ya da yapılması gerektiğine karar vermeleri değildir
Meşveret, istişare; şehrin gelişimi ve vatandaşların daha iyi hizmetler alabilmesi ve demokratik süreçlerin birer parçası olabilmesi için, karar alma mekanizmalarında etkin roller alması gerektiği düşüncesinden hareket edilmesidir. Meşveret, istişare; katılım kavramının demokratik toplumlar inşa etmede kullanıldığı bir yapı taşıdır. Kentsel planlama, strateji ve yönetim süreçlerine tüm toplumu dâhil etmeyi amaçlar. Katılımcı metotlarla vatandaşları karar süreçlerine dâhil eder. Katılımcılık kavramının toplumda yerleşmesini sağlayan meşveret ve istişare; iyi yönetişim, aktif yurttaşlık, demokrasi gibi birçok kavramla iç içe geçiyor.
Sivil katılımı kolaylaştıracak, halkın karar alma süreçlerini şekillendirmesine olanak sağlayacak metotlar geliştirmek, uygun diyalog platformları oluşturarak ve sivil toplumun kapasitesini ve becerilerini güçlendirerek sivil katılım fırsatlarını genişletmek, dezavantajlı grupların karar süreçlerine ve kamusal yaşama tam ve anlamlı katılımını teşvik etmek öncelik alanları arasında yer alıyor. Yerel yönetimlerin belediyeler dâhil, bu yönde atacağı adımlar, vatandaşları sürece dâhil etmekle kalmayıp vatandaş ve şehir ilişkisini güçlendirerek vatandaşların aidiyet ve sorumluluk duygularını geliştirecektir.
Umar ve dilerim, Sayın Yücel Bulut her fikrin kıymetli olduğuna inanarak, farklı siyasal görüş, inanç ve mezhep ayrımı yapmaksızın Tokatlıların buluşacağı bir yapının oluşturulmasında öncü rol oynayarak, bu düşüncesinin takipçisi olur, diğer siyaset erbabıyla birlikte şehrimizin önünü açar.
Tecrübe ettiğimiz yaşanmışlıkları, olayları düşündüğümüzde bu konuda endişelerimiz olduğunu da kayıt altına alayım. Çünkü 2010 yılından beri TUDER (Tokat Turizm Tanıtım Derneği) olarak hazırladığımız 18 rapor, 20 den fazla sunumla Tokat’ın en ağır sorunlarının kökeninde yatan hususlardan birisinin istişarenin, meşveretin yattığını, ”alınan kararların sonuçlarından etkilenenlerinin karar üzerinde söz söyleme hakkı olduğunu” söyleyip duruyoruz.
Yıllardır “Tokat mikro sorunlarını çözemezse, makro sorunlarını çözemez” diyoruz. “Tek ses, tek yumruk olamayanlar Tokat’ın derdini anlatamaz, Tokat tepeden değil, tabandan gelen güçle gelişir!” diyoruz.
Bunu için de turizmde “İl Turizm Konseyi” türü bir yapının, kentsel gelişimde ise “ Tokat Sivil Kalkınma Platformu (TOSKAP) türü yapıların; sivil yerel inisiyatifin itici gücünü siyasallaştırmadan ve ideolojik körlüğe neden olmadan doğru formüle edecek, çözüm odaklı çalışacak bir yapının oluşturulmasını önerdik. Yönergelerini, tüzüklerini, taslaklarını hazırladık. Dönemin TSO Başkanı Sayın Ahmet Arat’la ilgililere (valilere) teslim ettik. Teslim ettiğimiz valilerin de onaylamalarına karşın bugüne kadar bir türlü sonuca ulaştıramadık. Yine dönemin TSO Başkanı Sayın Ali Çelik ve diğer meslek odası başkanlarıyla TOSKAP’ı; Tokat Sivil Kalkınma Platformunu (Derneği) oluşturduk. İstenilen / beklenen sonuçları alamadık. Elbette sebepleri var ve öğrenip yol almak isteyenler bu kişilerden ne tür zorluklar/sorunlar yaşadıklarını öğrenebilirler.
İşte bu buluşma bunun için çok önemli bir fırsat olabilir. Yine umar ve dilerim bu adımı da ıskalamayız! Tokat’ta her konunun tüm yönleriyle ele alınıp, tartışıldığı bir “meşveret”, bir “istişare” kültürünü inşa edebileceğimiz zihinsel inovasyonu gerçekleştirebilir, buna yönelik bir yapıyı/yapıları yine işbirliği içinde oluşturabiliriz.
Tokat’ın en ağır mikro sorunlarından birisi de sürdürülebilirliktir. Sürdürülebilir bir geleceğin bugünle bağlantısını kurmak, gelecekte en iyi sonuçları doğuracak kararları alabilmek için tüm paydaşları ortak bir anlayış etrafında toplayabilmeliyiz. Çünkü sürdürülebilirlik; bütün paydaşların katılımıyla işbirliği, ortak hareket etme, etkileşim ve karar mekanizmalarında yer almalarıyla mümkündür. Ortak aklı, bütüncül yaklaşımları, planlamayı ret eden benci yaklaşımlara son verilmeli, aklın, emeğin, sorumluluk anlayışının heyecanlı ve bütüncül bir çalışma arzusu ile birleştirilmesi gerekmektedir. Bu yapı tüm kalkınma alanlarında gerekli olan “sürdürülebilirlik” ve sürdürülebilirliğin ön şartı olan “toplumsal duyarlılık” gibi bir yangıya dönen sorunlarımızın da çözümü olabilir.
Mikro sorunlarımızın en ağır olanlarından bir diğeri de; “plansızlıktır”. Ve Tokat’ta ciddi bir plansızlık sorunu vardır. Gelişme, kalkınma asla rastlantısal değildir. Sistematik çabaların ürünüdür. Bu nedenle de eylemler planlanmalı ve sistematik bir yöntemle ve birbirleriyle ilişkilendirilerek uygulanmalıdır. Şehri geliştirmede kritik öneme sahip stratejik planlamanın dikkate alınmaması, hedefe ulaşmamamızdaki en büyük engellerden birisidir. Tokat’ın gelişiminin uzun vadeli, amaç ve sonuç yönelimli stratejik planlama yerine, kısa vadeli, dar kapsamlı, gündelik karar ve politikalarla yönetiliyor olması, bunda ısrar edenlere kısa sürede popülarite kazandırsa da, somut ve tanımlı hedeflere ulaşmamızı ne yazık ki engellemektedir.
Tokat Siyaset-İş Dünyası-Medya Buluşması’nda konuşan vekillerin birçoğu Tokat’ın makro sorunlarından söz ettiler.
Tokat’ın makro; yani siyasal iktidar ve onun yereldeki temsilcileri tarafından çözüme kavuşturulması gereken sorunları artık hepimiz tarafından biliniyor olması nedeniyle, benim en çok dikkatimi çeken konuşma Sayın Yücel Bulut’un yaptığı konuşmaydı.
Çünkü Sayın Bulut, Tokat’ın makro sorunlarının artık hepimiz tarafından bilindiğine dikkat çekerek, Tokat’ın mikro sorunlarından, yani yerel dinamiklerle çözüme kavuşturulması gerekenlerden söz etti.
Dünkü yazımda mikro sorunlarını çözememiş bir şehrin makro sorunlarını çözemeyeceğini, bu nedenle de Sayın Bulut’un saptamalarını önemli ve değerli bulduğuma değindim.
Sayın Bulut’un değindiği bir önemli mikro sorunumuz da (elbette makro boyutu da var) Tokat OSB idi.
Sayın Bulut konuşmasında Tokat OSB’yi kast ederek diyor ki, “İkinci olarak, herkesin bildiği ama yüksek sesle söylemediği bir konu var, bugün burada rahatlıkla ifade edebiliriz. Sanırım herkes hemfikir. Modern anlamda, medeni anlamda 2024 yılında Tokat’a yakışan bir organize sanayi bölgesi değil, büyümeye namzet bir organize sanayi bölgesi değil. İstihdama elverişli bir sanayi bölgesi değil. Dolayısıyla yatırım alanlarını büyütecek, teşvik edebilecek bir OSB’ye bu şehrin kavuşması lazım. Yatırımcıyı gönül rahatlığıyla davet edebileceğimiz bir OSB.”
Özetle; Mevcut OSB nin içinde bulunduğu hal ve şartlar gereğince yatırımcının gelemediğini, büyük ölçekli yatırımların / yatırımcıların getirebilmesi için de büyük düşünülmesi gerektiğinden söz ediyor.
Tokat’a atanan, 2 ya da 3 yıl görev yapıp gidecek bir valinin gerçekçi bir eylem planı olmaksızın Tokat OSB’ de“5 yılda 5 bin istihdam oluşturacağız” dediği abartılı sözünü anımsadığımda, Sayın Bulut’un ayakları yere sağlam basan sözlerinin değeri daha iyi anlaşılacaktır.
Tokat OSB konusunda 11 Şubat 2020 de “Tokat OSB’ de 5 yılda 5 bin istihdam yaratılabilir mi?” ve 12 Şubat 2020 de “Gelişmiş bir Tokat OSB için yanıt bulması gereken sorular” başlıklı iki makale yazdığımdan ayrıntıya girmeyeceğim. Dileyenler mevcut OSB’nin halini bu yazılarımdan okuyabilirler.
Kısaca değinmeliyim ki, gerçekten de Tokat OSB genişlemeye ve gelişmeye açık bir yerde ama tarım arazisi vasfı taşımayan bir mahalde ve OSB vasfına uygun, kapasite raporuna sahip üretim yapan firmaların yer aldığı, çağdaş gelişmelerden nasibini alacak şekilde yeniden oluşturulmalıdır.
Bu elbette zaman alacaktır. Bu nedenle yüksek yatırım maliyetleri harcanarak yapılacak kalıcı bir OSB yatırımı yapılırken, mevcut üretici OSB firmalarını sürece hazırlayacak, kurumsallaşmalarını sağlayacak, aşamalı bir projelendirme süreci izlenmesi, bu sayede verimli bir kaynak yönetim modeli ortaya konulması ve bir Tokat Sanayi Envanteri hazırlanması yararlı olabilecektir.
Sayın Bulut’un söylediği gibi mevcut OSB’nin içinde bulunduğu hal ve şartlar gereğince yatırımcı gelmiyor. Büyük ölçekli yatırımların getirebilmesi için de büyük düşünülmesi gerekiyor. Ancak salt mevcut OSB’nin çağdaş gelişmelere uygun olarak yeni bir yere taşınması da sorunu çözmüyor.
Sorunun çözümü için, yani yeni ve hatırı sayılır yatırımcıları çekebilmemiz ve hatırı sayılı bir istihdam oluşturabilmemiz için öncelikle sanayinin ihtiyacı olan eğitim almış ara elemanların üniversite-belediye-OSB işbirliğinde yetiştirilmesi ve en önemlisi de üreticilerin/yatırımcıların ürünlerini rekabetçi pazarlara ulaştırabilecekleri kara, deniz ve havayolu ulaşım sorunlarının giderilebilmesi gerekmektedir. Örneğin bugün Tokat üretici firmaları ürünlerini uygun navlun ücretleriyle Karadeniz limanına (Samsun’a) kara ve tren yoluyla ulaştıracak lojistik olanaklara sahip değildir. Ki bu ulaşım sorunu Tokat turizminin gelişmesinin de önünde büyük bir engeldir. Ayrıntılarını başka bir yazıyla anlatırım. Bu sorunun çözümü de sivil toplum + siyaset + üniversite + meslek odaları + belediyeler + özel sektörün yer aldığı meşveret / istişare ortamının sağlanmasından, güç birliğinden geçmektedir.
***
Tokat Siyaset-İş Dünyası-Medya Buluşması’nda dikkatimi çeken bir diğer husus da Sayın Rektörümüzün yaptığı konuşmaydı.
Sayın Rektörümüz yeni fakültelerin açılacağı müjdesini verdiği konuşmasında, “Havaalanımızı değerlendirmek bağlamında biz Havacılık Yüksek Okulunu kurmak için de yine Yüksek Öğretime başvuruda bulunduk” sözü çok dikkatimi çekti.
Şöyle ki, 08 Temmuz 2020’ de “Eski Tokat Havaalanı arsasına ne yapılacak?” başlıklı bir makale yazmış ve Tokat eski hava limanına Havacılık Fakültesi yapılmasının yararlarına değinmiştim. Bu bağlamda benim için sevindirici bir gelişme…
Ama sonradan öğrendim ki, “T.C. Tokat İl Özel İdaresi Tokat Eski Havalimanının Yeniden Kullanım Senaryoları Ön Fizibilite Raporu” yla bu alanın “Tokat Uluslararası Tarım ve Gıda Üssü – TUTGU” yapılması önerisi getirilmiştir.
Üzülerek söylüyorum, masa başında hazırlanan bu ısmarlama raporla, “Derinlemesine Görüşmeler” adı altında sadece hepi topu 10 kişiyle görüşülmüştür. Bu ısmarlama raporda Tokat Belediyesi tepe yönetimi yok! Tokat Ticaret ve Sanayi Odası yok! Tokat Ticaret Borsası yok! Gaziosmanpaşa Üniversitesi yok! Ziraat Mühendisleri Odası yok! Yaş Meyve Sebze Üreticileri Birliği yok! Şehir planlamacıları yok! TEMA yok! Sivil toplum kuruluşları yok! Sanayici yok! Özel sektör yok! Zaten yıllardır Tokat merkezden ibarettir anlayışı egemen olduğundan, ilçelerden paydaşlar da yok!
Bu tip ısmarlama ve kapalı kapılar arkasında toplumdan habersiz hazırlanan raporları gördükçe, Tokat’ta bir meşveret, istişare kültürünün ne denli önemli olduğu bir kez daha anlaşılıyor.
Bu raporun masa başında hazırlanmış ısmarlama bir rapor olduğunu dileyenlere gerekçeleriyle anlatabilirim.
Acaba bu rapora rağmen, bu alan Havacılık Yüksek Okulu’mu olacak? Yoksa dayatmacı bir anlayışla başka bir şey mi? Sayın Rektör bu konuda bizi aydınlatırsa çok sevineceğim.
***
Takıldığım birkaç husus daha var.
Bunlardan birisi Sayın Cüneyt Aldemir’in “Devlette devamlılık esastır” ve Tokat’ın coğrafi şartlarının zorluğunu” anlattığı sözleri.
Evet, geçmişte uzunca süre kamu görevinde bulunmuş olanlar “Devlette devamlılık esastır” sözünü ilke edinmişlerdi. Hangi düşünce ve inançta olursa olsun, memleket ve ülke yararına ise birisinin başlattığını diğeri yarım bırakmaz, devam ettirirdi. Ama ne yazık ki, uzunca bir süredir Tokat’ta, “devlette devamlılık esastır” sözünün tersi uygulamalara tanık olduk ve bundan şikâyet ettik. Bu yüzden de af buyurun tabiri caizse “çıbanbaşı” olduk. Tokat’a gelen valiler ne yazık ki devlette devamlılık ilkesi gereğince planlamaları dikkate almıyor, kendi bakış açılarını tek taraflı olarak topluma dayatıyorlar. İşte bunun bir sonucu olarak, tarımla ilgili hazırlanan eylem planını uygulama almak ve devam ettirmek yerine, Başçiftlik gibi 1425 rakımlı bir ilçeye binlerce kiraz fidanı dikebiliyor. Umar ve dilerim Sayın vekiller özellikle Tokat’a gelen valilerin “devlette devamlılık esastır” ilkesine uygun olarak ve yerel toplumla istişareyi önceleyerek hizmet uygulamaları yapılması konusunda inisiyatif alırlar.
Diğer husus da Sayın Vekilimizin Tokat’ın coğrafi şartlarının zorluklarından bahsetmesiydi. Sayın vekilimiz son günlerde Trabzon’a gitmiştir sanırım. Trabzon’da ki coğrafi şartlar Tokat’ta yoktur. Buna karşın Trabzon’da o zorlu coğrafi şartların nasıl aşıldığını, bir kentin nasıl geliştirildiği görülebilir. Esas sorun yerel siyasi irade ve yüksek yatırım maliyetleridir. Bunlar sağlandığında coğrafi şartların nasıl aşıldığına en güzel örnek Trabzon’dur.
***
Gelelim tarım arazilerimizin su ile buluşturulmasını sağlayan projelere… Vekilimiz Sayın Mustafa Arslan Bey bu konuda yapılan yatırımlardan söz etti. Bu yatırımların yapılması elbette bizi çok memnun ediyor, sevindiriyor. Tarımsal sulamanın tarımsal üretim hacminin artmasına büyük katkılar sağlayacağına hiç şüphe yok.
Ancak Tokat’ta tarımsal kalkınmaya ivme kazandıracak başka çalışmaların da bu yatırımlarla eşgüdümlü olarak yapılması gerekmektedir.
Tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin, üreticilerimizin girdi maliyetlerinin yükselmesinden dertlenmeleri boşuna değildir. BU konuda bir çözüm nasıl geliştirilecektir?
Dartaş Barajı’nın, Yünlüce Barajının ve Zile’ye su taşıyacak olan Süreyya Bey isale hattının da bir an önce tamamlanması da bu coğrafyaya çok iyi gelecek.
Lakin burada da çok önemli bir sorunumuz var. O da tarım arazilerinin Toprak Koruma Kurulu’nca imara, yapılaşmaya açılması hususudur. Tokat’taki tarım arazilerini korumakla görevli Tokat Toprak Koruma Kurulu ne yazık ki, kuruldaki kamu ağırlığını kullanarak tarım arazilerinin imara açılmasına onay vermekte ve kimi kararları yargıdan dönmektedir.
Bu kurulun yapısı değiştirilmeli ve kamu ağırlığından kurtarılmalıdır. Yine bu kurulda tüm kararlar şeffaf, kamuoyuna açık bir şekilde alınmalı, duyurulmalı, bireysel olanları da dâhil olmak üzere yapılacak itirazlar dikkate alınmalıdır.
Videodan izlediğim kadarıyla Sayın Valimiz bu toplantının hemen başında kısa bir konuşma yaparak mazereti nedeniyle toplantıdan ayrıldı. Kalıp burada konuşulanları; özellikle Sayın Yücel Bulut’un “meşveret” konusundaki söylediklerini duymasını çok isterdim.
Sayın Valimiz konuşmasında “Tokat’ın tarımda bölgenin parlayan yıldızı” olacağını söyledi. Ben bu tip söylemler duyduğumda “siz tarım arazilerimize dokunmayın bu bize yeter!” diyorum.
Hem Tokat’ın tarımda bölgenin parlayan yıldızı olacağından söz edeceksiniz, hem de dayatmacı bir anlayışla TOGÜ Ziraat Fakültesi’nin uygulama, araştırma, geliştirme ve deneme alanı olan birinci sınıf tarım arazisine, başka yer yokmuş gibi, Türkiye’de kurulduğu şehirlerde yararları tartışma konusu olan bir şehir hastanesi yapmayı dayatacaksınız.
Hem Tokat’ın tarımda bölgenin parlayan yıldızı olacağından söz edeceksiniz, hem de Büyük Ova Koruma alanı içindeki tarım arazilerini Tokat Toprak Koruma Kurulu marifetiyle yapılaşmaya, imara açmakta ayak direteceksiniz, emsal mahkeme kararlarına rağmen sanayi imarına, yapılaşmaya açacaksınız! Hani meşveret, hani istişare?..
Bu tarzdaki bir sözü dönemin belediye başkanı, 40 küsur yıl Ziraat Odası Başkanlığı yapmış ama Tokat tarımının gelişmesine anlamlı bir katkısı olmamış Sayın Ahmet Dökülen’i ziyaretinde de söylemiş ve Tokat tarımı çok güçlüymüş gibi “Tokat tarımını daha da güçlendireceğiz” demişti.
İnsan üzülmeden edemiyor! Bırakınız Tokat tarımının bölgenin parlayan yıldızı yapmayı, Tokat tarımını bırakınız güçlendirmeyi, baltalayacak projeleri uygulamaya almakta ısrar eden yerleşik bir anlayışın Tokat tarımının güçlendirilmesine çare olamayacağı çok açıktır.
Hem Büyük Ova içerisindeki tarım arazilerini türlü oyunlarla ve Tokat Toprak Koruma Kurulu marifetiyle yapılaşmaya, sanayi imarına açmakta sakınca görmeyeceksiniz, hem de Tokat tarımının güçlendirilmesinden söz edeceksiniz. Ne yaman çelişki!
Tokat’taki tarım arazilerini korumakla görevli Tokat Toprak Koruma Kurulu ne yazık ki, kuruldaki kamu bürokrasisinin ağırlığını kullanarak tarım arazilerinin imara açılmasına onay vermekte ve kimi kararları yargıdan dönmektedir. Bu kurulda tarım arazilerinin imara açılması, TEMA ve TOGÜ’nün ret oylarına karşın diğer kamu temsilcilerinin oylarıyla (ki ne yazık ki buna Ziraat Odası da dâhildir) kabul edilmektedir. Örneklerini versem şaşkınlık uyandıran ibretlik uygulamalara inanamazsınız, içiniz sızlar.
Eğer Tokat tarımda bölgenin parlayan yıldızı olacaksa öncelikle bu kurulun yapısı değiştirilmeli ve kamu bürokrasisinin ağırlığından (çoğunluğundan) kurtarılmalı, tarım arazilerimiz korunmalıdır. Bir önceki yazımda da belirttim, önemi nedeniyle yine belirteyim. Bu kurulda tüm kararlar şeffaf, kamuoyuna açık bir şekilde alınmalı, tüm medya kanallarından duyurulmalı, bireysel olanları da dâhil olmak üzere yapılacak itirazlar dikkate alınmalıdır. Çünkü tarım arazilerinin imara açılması ile ilgili hukuksuz kararlara karşı bireysel dava açamıyorsunuz.
Yine Sayın valimiz bu toplantıda Çekerek Havza Kalkınma Planı hazırlandığından bahsetti. Lakin tecrübe ile sabittir ki, sorun eylem planı hazırlamakla çözülmüyor. Neden mi?
2006-2018 yılları arasında Tokat’ta çeşitli kurum ve kuruluşlarca tam 7 eylem planı hazırlanmış ancak bunların hiçbirisi uygulamaya alınmamıştır. Bu şehri yönetenler, istişareden, meşveretten uzak kendi bakış açılarını topluma dayatarak, derme çatma, plansız, günü birlik işler yapmışlardır. Bunu söylediğimde “ne yani hiçbir şey yapmamışlar mı?” sorusunu soruyorlar. Sayın Yücel Bulut’un da dediği gibi elbette yapılmıştır. Ancak Tokat’ta şehir gelişimi adına yapıldığı söylenen tüm çalışma ve faaliyetler, şehir geliştirme aşamalarını ve Tokat’ın bütününü kapsayan tüm sorunları içeren tasarımsal süreçten yoksun olarak, genellikle birbirinden kopuk, habersiz plansız yapılan düzenleme proje ve uygulamalardan ibaret kalmaktadır.
Siz okurlara bununla ilgili çarpıcı bir örnek vereyim.
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü’nce Temmuz 2006 da Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi Bölgesel Gelişme Ana Planı yayınlanmıştır.
Temmuz 2006’da yayınlanan plandan bu yana yaklaşık 18 yıl geçmiştir. Ancak, söz konusu plandaki çoğu saptamanın aradan 18 yıl geçmesine karşın hala güncelliğini koruması ve Tokat ölçeğinde alınması önerilen tedbirlerin hala alınmamış, önerilen çalışmaların / projelerin yapılmamış olması çok şaşırtıcı ve Tokat’ın turizm dâhil, neden yeterli bir kalkınma sağlayamadığının da izahı gibidir.
Bu plan kitapçığının hemen başında “Türkiye’nin Karadeniz’e açılan kapısı olmuş, yaşam kalitesini yükseltmiş, çevreye duyarlı, rekabetçi, hızla gelişen bölge” cümlesiyle bir hedef belirlenmiş. Ki planın ilerleyen bölümlerinde bu ifadenin “vizyon” olarak belirlendiğini anlıyorsunuz.
Lakin TR83 Bölgesindeki Amasya, Çorum ve Samsun için bu hedefe/vizyona ulaşılmış olsa da, ne yazık ki, aradan geçen 18 yıla karşın Tokat için aynı hedefe ulaşılamamıştır
Artık herkes tarafından bilinmektedir ki, Tokat-Niksar-Akkuş-Ünye bölünmüş karayolu bağlantısının farklı bir güzergâhtan yapılmadan (iyileştirilmiş yol değil), Tokat OSB-Turhal demiryolu hattı tamamlanmadan ve Tokat Havaalanı sağlıklı uçuşlara(İzmir-Mersin-Antalya-Gaziantep-Yurtdışı) açılmadan Tokat’ın Karadeniz’e açılan bir kapı olması ve rekabetçi piyasalarda var olması mümkün değildir.
Planın hazırlandığı dönemde TR83 Bölgesi’ndeki illerin sosyo-ekonomik sıralamasına bakıldığında Samsun 81 il arasında 32’nci sıradadır. Amasya 39, Çorum 46, Tokat 61’inci sıradadır ve aradan geçen 18 yılsonunda Tokat hala son sırada bulunaktadır ve Tokat hala kentsel gelişimi en yavaş gelişen ildir.
Yine planda çok ilginç (ve bence sarsıcı bir biçimde), “planın bir kâğıt parçasından öteye gidebilmesi için kamu, özel kesim, STK ve geniş halk kitlelerinin ona sahip çıkmaları ve uygulama yapmaları gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Yani eylem planlarının hazırlanıp çekmeye atıldığını Devlet Planlama teşkilatı da biliyor ve uyarıda bulunuyor. Ama biz; sivil toplum ya bilmiyoruz, ya olandan bitenden haberimiz yok ya da umursamıyoruz. Bu nedenledir ki, bu 7 eylem planı uygulamaya alınmamıştır.
Bu nedenle özellikle kamu yetkililerinin ve kamu otoritesinin kendi bakış açılarını topluma dayatarak, Tokatla ilgili sorunlara geçici çözümler bulmaya odaklanan mevcut zihniyetlerini terk etmeye ikna edilmeleri gerekmektedir. Bunun için de meşveret, istişare gereklidir.
Özetlemek gerekirse, teorisiz ve plansız pratik olmaz. Teorinin tartışılacağı ve bir eylem planı dâhilinde pratiğe dökülmesine karar verilmesi, katılımcılığın, bütüncüllüğün ve sürdürülebilirliğin egemen kılınması gereken ortam da “meşveret, istişare” ortamıdır.
Tüm siyaset erbabından, meslek odalarının başkanlarından ve fikir üreten gruplardan bu meşveret, istişare ortamının nasıl, hangi yol ve yöntemle sağlanacağına ilişkin fikirlerini de bir an önce duymayı bekliyorum/bekliyoruz.
Yok, bu ortamın nasıl sağlanacağına ilişkin bizden bir fikir, öneri isterlerse hay hay…
Katılımcılığın yükseldiği 10 Avrupa ülkesi ile Türkiye’den örnek uygulamaları inceleyerek oluşturduğumuz çalışmaları seve seve hem yazılı hem sözlü verebiliriz.
Tokat Siyaset-İş Dünyası-Medya Buluşması’nda konuşan yeni Tokat Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun gündeminde ise kentsel dönüşüm vardı.
Sayın Yazıcıoğlu seçim çalışmaları boyunca da bu konuya özel bir ilgi göstereceğini Tokat seçmenine anlatmıştı.
Hiç kuşku yok ki, Tokat’ın depreme dayanıklı bir konut stoku olduğundan söz edemeyiz. Hâlihazırda içinde oturulan, yaşanılan evler, iş yerleri ve onların müştemilatlarının önemli bir kısmının (sayısının) depreme dayanıklı olduğu söylenemez.
Diğer taraftan, Tokat’taki konut arzının düşük, talebin yüksek olması gibi nedenlerle de konut fiyatları, yakın illere oranla çok yüksek seviyelerdedir.
Buna gerekçe olarak da “kentsel arsa üretiminin” sınırlı olması gösteriliyor. Oysa bu tanımla konunun “kentsel alan” boyutu vurgulanmış olmakta ve “arsa” sorununun boyutlarını daraltmaktadır. Çünkü Tokat ölçeğinde bile merkeze çok yakın kentsel yerleşmelerin dışındaki alanlarda da arsa üretimi söz konusudur.
Kanımca Tokat’ı yönetenlerin uzunca bir süre konut sorununun çözümü konusunda bir stratejik planları olmadı. Sayın Nizamettin Aydın tarafından yapılan 18 uygulaması dışında, kurumsal olarak kentleşme politikalarının önemli bir boyutu olan master plan yokluğu varlığını hep korudu.
Bu nedenle de plan amaçlarına uygun yapı yapılabilir toprak parçası, yani arsa, yani üzerine birçok şey söylenen, ama çok az şey yapılan arsa sunumu konusu, hem kentleşmemiz, hem de konut sorununun çözümünü güçleştirdi ve konut fiyatlarının aşırı yükselmesine neden oldu.
Bugün Tokat’ta 3+1 lüks dedikleri bir konut fiyatıyla Kayseri’de villa satın alabilirsiniz
Bu anlamda yeni belediye yönetiminin toprak politikasının en önemli ereklerinin, sahipliğin-mülkiyetin tabana yayılması yoluyla sosyal adaletin gerçekleştirilmesi, uygun yerde, uygun zamanda ve uygun ederlerle, düzenli arsa üretmesi, toprak spekülasyonunun en aza indirilmesi ve kabul edilebilir sınırlarda tutulması, sağlıklı kentleşmeyi sağlamak için belediyenin ilgili taraflarla işbirliği içinde arsa stoku yapması olmalıdır.
Özetlersek, belediyemizin gerek kentsel dönüşüm uygulamalarıyla, gerekse sosyal konut üretimiyle hem depreme dirençli konutlar yapmak, hem de Tokatlıların uygun fiyatlarla satın alabilecekleri konut üretimi projelerini uygulamaya alması gerçekten de çok önemlidir.
Bir önceki belediye başkanımızın gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği kentsel dönüşüm ve sosyal konut projeleri hakkında gerek seçim öncesi, gerekse seçim döneminde bilgi sahibi olduk.
Bu konuda yeni Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun kentsel dönüşüm ve varsa sosyal konut projeleri hakkında da ayrıntılı bilgi sahibi olmayı çok isterim/isteriz.
***
Bu vesileyle konuda bir hususa / tehlikeye dikkat çekmek istiyorum.
Bu konuda önceki dönem belediye başkanımıza da 16.10.2023 tarihli ayrıntılı bir mektup yazarak bu konudaki endişelerimi iletmiştim.
Bu endişelerimi bir kez de burada, kısaca belirtmek istiyorum.
Şöyle ki; önceki dönem belediye yönetimi Dedeman Otel’de paydaşlarla bir araya geldiği toplantıda yaptığı sunumda, heyelana duyarlı olduğu söylenen Ankara Mahallesi’ndeki 480 dönüm alanın kentsel dönüşüm amaçlı imara, başka bir deyişle kentsel kullanıma, yapılaşmaya açılacağını anlatmıştı.
Toplantıda bu amaçla hazırlattırılan İmar Planına Esas Jeolojik- Jeoteknik Etüt Raporu’ndan söz ederek, bunun için gerekli kaynağın 100 milyon lirasının hazır olduğunu, kalan önemli tutardaki bir meblağ için de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan kaynak sözü aldıklarını belirtmişti.
Ben bu konuda duyarlı ve sorumlu bir Tokatlı olarak askıdaki imar planı için 02.10.2023 tarihinde belediyemizin Beyaz Masa’na itiraz dilekçesi de vermiştim. Sonra da 16.10.2023 de dönemin belediye başkanına bir mektup iletmiştim.
Ayrıntılarına girmeyeceğim, şimdilik söyleyeceğim şudur.
Bu alanı imar uygulaması yaparak yapılaşmaya açmayı düşünenler, 1 yağış dönemi dikkate alınarak (üstelik Tokat’ın en az yağış aldığı Mayıs-Ağustos dönemi dikkate alınarak) hazırlattırılan bu rapora itibar etmemelidirler.
Kuşkusuz, sorunlu olmayan bir alanın, gereksiz olarak yerleşime veya kullanıma kapatılması gerçekte ekonomik kayıp anlamına gelmektedir. Ancak, Türkiye’de kütle hareketlerinin, özellikle de heyelanların, ortaya çıkardığı kayıplar da son derece önemlidir. Hemen her yıl ülkemizin pek çok yerinde görülen heyelanlar, çok sayıda can ve mal kayıplarına yol açmaktadır. Bu kayıpların başında ise telafisi mümkün olmayan insan kayıpları gelmektedir. Artık hepimiz acı bir şekilde öğrendik ki, heyelanlar, yıkım ölçüsünde can ve mal kayıplarına yol açabilmektedir.
Bu tür endişe ve kuşkuları gidermek adına söz konusu çalışmanın yeniden özel bir firmaya değil de, bir kuruma (Jeoloji Mühendisleri Odası, Ankara Üniversitesi, ODTÜ vs.) yaptırılması daha uygun/doğru olacaktır.
Yine, böyle bir raporun hazırlanmasında teknik ve bilimsel bakış açısıyla ve çalışmanın düzgün ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için, yapılacak çalışmalardan ve denetiminden sorumlu bir “Teknik Komitenin” (Jeomorfolog, Jeoloji Mühendisi, Harita Mühendisi, Jeofizik Mühendisi, İnşaat Mühendisi, Geoteknik ve Deprem Mühendisi, Şehir Plancısı, Meteoroloji Mühendisi gibi) oluşturulması yararlı ve sağlıklı sonuçlar doğurabilir, rapora yönelik kuşkuları ortadan kaldırabilir ve belediye yönetimini de ileride doğabilecek olası sorunlardan koruyabilir.
Gerek burası için hazır olduğu söylenen 100 milyonluk kaynağın, gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu alan için vereceği mali katkının cazibesine kapılarak, Ankara Mahallesi’nde bir kentsel dönüşüm uygulamasına gidilmeden önce bu alanın heyelan riski sağlıklı olarak ölçülmelidir.
Bu alanda acele etmeden, kuşku ve endişe yaratmayacak bir araştırmanın bağımsız kamu kurumlarına (üniversiteler) ya da yarı kamusal meslek örgütlerine (ilgili meslek odalarına), oluşturulacak bir teknik ekip gözetim ve denetiminde ve en uygun yağış süreleri ve dönemleri dikkate alınarak yaptırılması belediye başkanını, ekibini ve buradan konut sahibi olacakları doğabilecek olumsuzluklardan koruyacaktır.
Yerleşime uygunluk açısından, çeşitli yüksek tehlikeler bulunması sebebiyle, bu tip alanlarda yapılaşmaya gidilmeden önce her türlü incelemenin titizlikle ve acele etmeden; uygun süreler dikkate alınarak yapılması hem şehrimiz, hem hemşerilerimiz ve hem de karar alıcılar için daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.
***
Meşveret, istişare ve katılımcılık kavramlarını anımsatarak, bu yazı dizisini şu düşüncelerle sonlandırayım.
Bilimsel bir saptamadır. “Kültürel gelişim olmadan, toplumsal gelişim, toplumsal gelişim olmadan da, kentsel gelişim” olmaz.
Ancak Tokat genelinde yapılan çalışmaların hiçbirisinde “kültürel ve toplumsal gelişimi” öngören tek bir proje yoktur. Hepsi fiziki gelişimi öncelemektedir. Çünkü kültürel ve toplumsal gelişim için çok gerekli olan projelerin reklamı yoktur. Oysa bir şehir için öngörüsüzlük; gelişmenin önündeki en büyük tehlikedir ve maddi manevi hasarı derin ve kalıcıdır.
Dikkatle izleyiniz! İstisnaları hariç; valisinden, milletvekilinden, belediye başkanına, meslek odası başkanlarından bürokratlara kadar bizim siyasetçilerimiz ve yöneticilerimiz ne yazık ki Tokat’ın sorunlarına sürekli pansuman yapma gayretindeler. Konuları günü birlik yaşıyorlar. Çünkü bu davranış modeli daha popüler! Yaraya neşter atmaya, bir anlayış değişikliği ile uygar gelişmenin önünü açmaya hiçbirisinin niyeti yok!
Umar ve dilerim yerel siyaset erbabı ve sivil toplum bu durumu değiştirir.
Türkiye Yüzyılını inşasında rol alacak evlatlarımızı geleceğe hazırlayan, evlatlarımızın yüreğine dokunarak görevini fedakarca ve sevgiyle…
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle, ülkemizin aydınlık yarınları için emek veren, irfan ordumuzun isimsiz kahramanları…
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Başöğretmenlik unvanını kabul ettiği tarih olan 24 Kasım günü,…
Tokat’ta uzun süredir gündemde olan Yeni Sanayi Sitesi projesi, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih…
Millet Partisi Genel Başkanı Cuma NACAR, ‘Açılım tartışmaları ve bir parti liderinin kiralık katilin Gazi…
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörlük ofis çalışanları, güvenlik görevlileri ve çay ocağı personeli, 24 Kasım Öğretmenler…