*Tokat’ta Hüda Par Heyeti*
Hür Dava Partisi (Hüda Par) Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yahya Oğraş ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erdal Elibüyük, Tokat’ta bir dizi temaslarda bulundu. Yerel seçim hazırlıkları kapsamında bölge halkıyla buluşan Hüda Par heyeti, ülke ve bölge sorunları ile parti programları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
*Yerel Seçim Çalışmaları ve Halkın Beklentileri*
Konuşmasına halkın genel seçimlerden sonra siyasi partilere dair duyduğu güvensizlikten bahsederek başlayan Yahya Oğraş, Hüda Par’ın diğer partilerden farklı bir duruş sergilediğini vurguladı. “Halkımız artık parti temsilcilerinin seçim öncesi verdikleri sözlerden sonra bir daha sahaya inmemesine alışmış durumda. Fakat biz seçim sonrası da sahada olup halkımızla buluşmaya devam edeceğimizi söyledik. Bugün burada bulunmamızın amacı da halkımızın sorunlarını dinlemek, yerel sıkıntılara çözüm önerileri sunmaktır” dedi.
Oğraş, Cumhur İttifakı’nın bir parçası olduklarını hatırlatarak, bu iş birliğinin erken seçim veya beklenmedik bir siyasi hamle anlamına gelmediğini, aksine halkla sürekli temas halinde olmalarının doğal bir süreç olduğunu belirtti.
*Ekonomi ve Sosyal Sorunlar*
Konuşmasında, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorluklara değinen Oğraş, Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin ekonomik sıkıntılar olduğunu vurguladı. “Memleketimizin en önemli sorunlarından biri ekonomi. Halkımızın alım gücü düşmüş durumda, işsizlik artıyor. Bunun yanı sıra sosyolojik ve demografik açıdan da ciddi sorunlarla karşı karşıyayız” diyen Oğraş, bu konuların sadece masa başında tartışılmasının yetersiz olduğunu, halkın dertlerinin yerinde dinlenmesi gerektiğini ifade etti.
*Gazze ve Ortadoğu Meselesi*
Hüda Par’ın Gazze meselesini birinci gündem maddesi olarak belirlediğini açıklayan Oğraş, Filistin’de yaşanan olayların sadece bölgeyle sınırlı kalmadığını, tüm Ortadoğu’yu etkileyebilecek bir tehdit oluşturduğunu söyledi. “Gazze’de bir soykırım yaşanıyor. Bizler burada bu durumu konuşurken, orada masum çocuklar bombalanıyor. Bu katliam sadece Gazze ile sınırlı kalmayacak, Lübnan, Suriye, Irak, İran ve Türkiye de bu tehdidin altında” dedi.
Oğraş, Siyonizm ve emperyalist güçlerin bölgeyi Arz-ı Mev’ud doğrultusunda dizayn etmeye çalıştığını belirterek, bölgesel bir savunma hattı kurulması gerektiğini vurguladı. Halkı bu konuda bilinçlendirmek için çalışmalar yaptıklarını belirten Oğraş, “Gazze meselesi bizim için insani ve İslami bir sorumluluktur” diye ekledi.
*Tokat’ın Yerel Sorunları*
Yahya Oğraş, Tokat’ın yerel sorunlarına da geniş bir yer ayırdı. Kentin işsizlik ve göç sorununun yanı sıra tarımsal üretimdeki gerilemeye dikkat çeken Oğraş, Tokat’ın nüfusunun önemli bir kısmının büyükşehirlere göç ettiğini belirtti. “Şu anda Tokat’ın nüfusu yaklaşık 620 bin iken, Tokat dışına göç edenlerin sayısı 460 bin civarında. Bu ciddi bir sorundur. Tarım ve hayvancılık anlamında Tokat’ın geçmişteki katkılarını biliyoruz, fakat şu anda bu alanlarda gerileme yaşanıyor” dedi.
Tokat’ın tarım potansiyelinin yeniden canlandırılması gerektiğini söyleyen Oğraş, coğrafi ve iklim koşullarına uygun projeler geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. “Yerel sanayi ve üretim teşvik edilmezse, göç sorununu çözemeyiz. Tarım ve hayvancılık yeniden özendirilmelidir” dedi.
*Eğitimdeki Sıkıntılar*
Tokat’ın eğitim alanında da ciddi sıkıntılar yaşadığını dile getiren Oğraş, kentteki okulların fiziki yetersizliklerinin ve öğretmen açığının büyük bir sorun olduğunu belirtti. LGS ve YKS sonuçlarına göre Tokat’ın başarı sıralamasının istenen seviyelerde olmadığını ifade eden Oğraş, “Eğitimde başarıyı artırmak için köklü değişiklikler yapmalıyız” dedi.
Zorunlu 12 yıllık eğitim sistemini eleştiren Oğraş, lise seviyesindeki öğrencilerin sosyal ve ekonomik hayata daha fazla entegre edilmesi gerektiğini savundu. “Gençlerimize sorumluluk vermemiz gerekiyor. Ahilik sistemini hatırlayalım; geçmişte çıraklık, kalfalık ve ustalıkla gençler sorumluluk sahibi oluyordu. Şu an ise gençlerimiz eğitim sisteminin içinde edilgen bir şekilde kalıyor” diye konuştu.
*Hüda Par’ın Ekonomi Politikalarına Yönelik Eleştiriler*
Oğraş, Türkiye’deki ekonomik krizle ilgili olarak hükümetin israf, yolsuzluk ve adaletsizlik konularında ciddi önlemler alması gerektiğini ifade etti. “Halkımız ekonomik anlamda zor günler geçirirken, festivaller ve gereksiz harcamalar yapılıyor. Yolsuzluk ve israfın olduğu bir ortamda ekonomik kalkınma sağlanamaz” dedi. Hüda Par olarak hükümete bu konularda eleştirilerini ilettiklerini, fakat çözüm için daha radikal adımlar atılması gerektiğini belirtti.
HÜDAPAR Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Erdal Elibüyük, Tokat’ta bir basın toplantısı düzenleyerek partinin yerel ve ulusal gündemlere dair görüşlerini paylaştı. Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yahya Uraş ile birlikte Tokat’a gelen Elibüyük, iki gün sürecek ziyaret kapsamında çeşitli sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri ile buluşacaklarını belirtti.
#### “Tokat’ta Ev Sahibi Gibi Hissediyorum”
Erdal Elibüyük, konuşmasında Tokatlı olmasından dolayı bu şehri ziyaret etmenin kendisi için özel bir anlam taşıdığını vurguladı. “Hemşehrilerimle buluşmak benim için bir onur. Tokat’ta misafir değil, ev sahibi gibiyim,” diyen Elibüyük, toplantıya katılan yerel basın mensuplarına teşekkür etti. Tokat’ın sorunlarına dair çözüm önerilerini yerel yetkililerle görüşeceklerini ve bu konuları genel merkezde değerlendireceklerini söyledi.
#### Karadeniz Ziyaretleri ve Bölge Sorunları
Elibüyük, Tokat ziyareti sonrasında Karadeniz turuna çıkacaklarını, Samsun ve Sinop gibi illerde de benzer temaslar gerçekleştireceklerini belirtti. “Tokat’ın yerel sorunlarını ve ülkemizin genel gündemini değerlendireceğiz. Çözüm önerilerimizi sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşıp notlarımızı alacağız,” dedi. Ziyaretin sonunda Erbaa ve Zile ilçelerinde de temaslarda bulunacaklarını ekledi.
#### Yahya Uraş: “Eğitim Üzerine Yoğunlaşıyoruz”
Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yahya Uraş da konuşmasında, partinin eğitimle ilgili politikalarına değindi. Bingöllü olduğunu ve uzun yıllardır eğitimin içinde yer aldığını belirten Uraş, “Partimizin eğitim politikaları doğrultusunda ülkemizin sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyoruz,” dedi. Uraş, HÜDAPAR’ın bu noktada sahada aktif olarak çalıştığını ve memleketin meselelerine duyarlı olduklarını dile getirdi.
#### “Tokat Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesiyim”
Erdal Elibüyük, kendisini tanıtarak, 1978 doğumlu olduğunu ve Tokat Malazgirt’te dünyaya geldiğini söyledi. Eğitim hayatını Tokat ve İstanbul’da tamamladığını ifade eden Elibüyük, Tokat ile bağını hiçbir zaman koparmadığını vurguladı. “Otuz yıldır İstanbul’dayım ancak Tokat Konfederasyonu Yönetim Kurulu üyesiyim. Tokatlı hemşehrilerimizin sorunlarını çözmek için projeler geliştiriyoruz,” dedi. Elibüyük, evli ve üç çocuk babası olduğunu da belirtti.
#### “Yerel Basının Çalışmalarını Önemsiyoruz”
Toplantıda yerel basına verdiği önemi de vurgulayan Elibüyük, “Yerel basının Tokat’ın sorunlarını gündeme getirme ve çözüm iradesi oluşturma noktasındaki çalışmalarını önemsiyoruz,” diye konuştu. İktidar ve muhalefet fark etmeksizin, tüm siyasi görüşlerin Tokat’ın sorunlarının çözümünü öncelediğini görmekten memnun olduğunu ekledi.
#### Karadeniz Turunun Devamı
HÜDAPAR heyeti, Tokat’taki temaslarının ardından Karadeniz turuna devam edecek. Erdal Elibüyük ve Yahya Uraş, Samsun ve Sinop illerinde de ziyaretlerde bulunarak, HÜDAPAR’ın politikalarını yerel halk ve sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşacak.
İslam’ın toplum yönetme anlayışı ve insan haklarına yönelik hükümleri, tarih boyunca tartışılan ve önem arz eden bir konudur. Bu bağlamda, İslam’ın topluma sunduğu modelin en temel örneklerinden biri, Hazreti Muhammed’in Medine’de gerçekleştirdiği toplumsal düzenlemedir. Hicretten sonra Medine’de farklı dinlere mensup Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer gruplarla bir araya gelerek yazılı bir anayasa oluşturmuş ve toplumsal bir mutabakat sağlamıştır. Bu anayasa, Medine Vesikası olarak bilinen ve İslam’ın evrensel insan hakları perspektifini ortaya koyan bir belgedir.
Günümüzde bazı siyasi partiler, İslam’ı temel referans alarak bu ilkeler doğrultusunda siyaset yapma gayreti içindedirler. Bu partilerin savunduğu temel prensip, bir insanın inanç veya kökeni ne olursa olsun haklarının korunması gerektiğidir. Bu yaklaşım, insanın insani yaşam hakkının her koşulda korunması gerektiğine vurgu yapar. İslam’ın öngördüğü bu insani yaklaşım, evrensel insan hakları beyannamesi ile de uyumlu görülmektedir.
Söz konusu siyasi partiler, İslam’ın sadece belirli bir bölgede değil, tüm ülkede yönetim anlayışına rehberlik etmesi gerektiğini savunurlar. Parti liderleri, Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki halkların karşılaştığı sıkıntılara İslam’ın getirdiği çözümler çerçevesinde yaklaşılmasını isterler. Onlara göre, İslam’ın öngördüğü adalet, eşitlik ve toplumsal düzen, halkın tüm kesimlerinin faydalanması gereken evrensel değerlerdir.
Bu anlayışla hareket eden siyasi partiler, Türkiye’nin tarihsel birlikteliklerine de dikkat çekerler. Özellikle Türkler ve Kürtler arasındaki kardeşlik bağı, Malazgirt Zaferi ile perçinlenmiş ve tarihsel bir kader ortaklığı olarak değerlendirilmiştir. Bu birliktelik, İslam’ın toplumsal birleştirici rolünü de pekiştiren önemli bir unsurdur.
Parti temsilcileri, bu tarihsel bağları öne çıkararak Türkiye’nin farklı coğrafyalarındaki halkların aynı İslami değerlerle yönetilmesini savunmaktadır. Sinop’tan Muğla’ya, Edirne’den Hakkari’ye kadar, tüm Türkiye’de İslami referanslarla bir yönetim modelinin benimsenmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Bunun yanı sıra, partinin tabanının özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da güçlü olduğu gözlemlense de, bu bölgesel yoğunluk parti politikalarının sadece bu bölgelerle sınırlı olduğu anlamına gelmemektedir. Aksine, parti temsilcileri tüm Türkiye’de kardeşçe ve birlikte yaşamı savunan tek partinin kendileri olduğunu iddia etmektedirler.
Siyasi arenada sayısal anlamda güçlü olmasalar da, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminde partinin tabanının sokağa çıkarak ülkenin emperyal güçlere teslim olmaması için mücadele ettiğini belirtirler. Bu bağlamda, İslam’ın öngördüğü birlik ve beraberlik anlayışının, sadece inanç birlikteliği değil, aynı zamanda vatanseverlik ve özgürlük mücadelesi ile de örtüştüğünü savunmaktadırlar.
Sonuç olarak, İslam’ın referans alındığı bu siyasi hareketler, Türkiye’deki sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlara İslami perspektiften çözüm bulmayı amaçlamaktadırlar. Temel felsefeleri, kardeşçe ve birlikte yaşama anlayışı ile şekillenirken, bu anlayışın evrensel insan hakları ilkeleriyle uyumlu olduğunu ve tüm toplum kesimlerinin haklarını gözeten bir yaklaşım sunduğunu vurgulamaktadırlar.