Ekonomi uzmanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, Türkiye ekonomisine dair önemli açıklamalarda bulundu. Uluslararası kredi derecelendirme kurumu Moody’s’in Türk bankalarının not görünümünü olumlu yönde güncellemesini değerlendiren Demirtaş, Türkiye’nin kredi notunun daha da iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Borsa piyasalarının mevcut durumunu ‘ucuz’ olarak nitelendiren Demirtaş, bu durumun düzeltilmesi için CDS dışı risk primlerinin azalmasının kritik olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Demirtaş, yatırımcılara çeşitlilik içeren bir portföy oluşturmanın önemini hatırlattı. Faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte alternatif yatırım araçlarının ortaya çıkabileceğini, bu nedenle yatırımların tek bir enstrümana odaklanmaması gerektiğini ifade etti. Türk ekonomisindeki mevcut durumun geçmiş politikaların bir sonucu olduğunu ve özellikle faiz indirimlerinin piyasalarda belirsizlik yarattığını dile getirdi.
Özgür Demirtaş, Merkez Bankası’nın geçmişteki faiz indirimlerine işaret ederek, bu politikaların şimdiki faiz artışlarına zemin hazırladığını belirtti. Moody’s tarafından yapılan not artırımlarını olumlu bulduğunu ve bunun borsa piyasalarına pozitif yansıyacağını umduğunu dile getirdi. Ancak, Türk şirketlerinin uzun vadede değer kazanabilmesi için Merkez Bankası’nın istikrarlı politikalar izlemesi, jeopolitik risklerin azalması ve yapısal reformların başlatılması gerektiğini vurguladı.
Demirtaş, yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarına ilgisinin artması için Merkez Bankası’nın doğru politikaları sürdürmesi ve magazinsel konulardan uzak durması gerektiğini belirtti. Yapısal reformlar konusunda biraz kötümser olduğunu ancak umudunu yitirmediğini ifade etti. Merkez Bankası’nın son altı aydaki performansını olumlu bulduğunu ve bu disiplinin sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
Son olarak, Mali Politikaların Merkez Bankası’nı destekleyici bir konuma gelmesinin şart olduğunu, yatırımların her zaman uzun vadeli düşünülmesi gerektiğini hatırlattı. Kısa vadeli yatırımlar konusunda ise yatırımcıların kendilerine kritik sorular sorması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin risk priminin düşmesi ve Türk şirketlerinin hak ettiği değeri bulması için uzun vadeli planlamaların önemine dikkat çekti.