Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz suya erişim sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasını sağlanmak, sürdürülebilir bir gelecek için suyun önemi ve verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla 1993 tarihinde 22 Mart Dünya Su Günü olarak kabul edilmiştir.
Her yıl farklı bir tema ile gerçekleştirilmekte olan Dünya Su Gününün 2023 yılı teması “ Ortaklıklar ve İş birliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak” olarak belirlenmiştir.
Su tüm canlı yaşamın temel gereksinim maddelerinden biri olup yeterli ve temiz suya erişim temel bir insan hakkıdır. Ancak bugün dünyada 750 milyondan fazla insan temiz içmesuyundan yoksun ve temel ihtiyacını karşılayamamaktadır.
Hızlı kentleşme süreci, doğal ortamların bozulması geniş alanların ekolojik dengesinin bozulmasına yol açmakta, betonlaşan alanların büyümesi ve doğal süzülmenin ortadan kalkması ile afete neden olan sellenmeler meydana gelmekte ve sonucunda can kaybı, su kaynakları, kuyular, tuvaletler ve atık su arıtma tesisleri gibi su ve sanitasyon altyapısı zarar görmektedir. Afetlerin ardından, kanalizasyonun temiz suya karışması, su ve sanitasyon hizmetlerinin aksamasına neden olmaktadır.
Su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için iklim ve çevresel acil durumların neden olduğu afetlere karşı dayanıklılık oluşturmak esas olup bu bağlamda kapsamlı risk yönetimi, entegre politika oluşturma ve finans mekanizmalarının geliştirilmesi için doğaya dayalı, uluslararası iş birliğini de kapsayacak bütüncül çözümler üretmek gerekmektedir. İş birliği eksikliği aynı nehrin geçtiği paydaş ülkelerde kanalizasyonun serbest bırakılması veya akıştaki değişiklikler gibi eylemler nedeniyle topluluklar için yıkıcı sonuçlara yol açabilmektedir.
Küresel ısınma, kuraklık, iklim değişikliğinin etkileri, hızlı ve çarpık kentleşme gibi sebeplerle Ülkemiz genelinde su kaynakları üzerinde oluşan baskı gün geçtikçe artmaktadır. Ülkemizde 6 Şubat ve 20 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7.7, 7.6 ve 6.4 büyüklüğündeki depremler 11 kent, belde ve köylerinde büyük bir afete neden olmuştur. Deprem bölgesi Dicle-Fırat, Seyhan, Ceyhan ve Asi havzalarında bulunmakta olup Asi havzası hariç diğerleri Türkiye ortalamasından düşük yağış değerine sahip ve su kıtlığının nispeten daha belirgin olduğu havzalardır. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı “Deprem Sonrası Değerlendirme Raporuna” göre ilgili kuruluşlar tarafından yapılan tespitlerde 354 km içmesuyu isale hattı, 729 km içmesuyu şebekesi, 135.000 m3 /gün kapasiteli içmesuyu arıtma tesisi, 10.000 m3 depolama hacmine sahip su deposu, 45 adet su deposu yanı sıra atıksu arıtma tesisleri, pompa istasyonları, yine 1842 km kanalizasyon şebekesi zarar görmüştür. Meydana gelen zararın ilk belirlemelere göre tahmini toplam maliyetinin ise yaklaşık 15 milyar TL olduğu belirtilmektedir. Afetlerin ardından kanalizasyonun temiz suya karışması nedeniyle içme ve kullanma suyuna erişim imkansız hale gelmiş; 44. günde hala su ve sanitasyon hizmetleri sağlanamamıştır.
Yapılan tespitler, kentlerimizin içmesuyu ve kanalizasyon altyapılarının ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koymakta, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için bütüncül bir yaklaşımla dirençli kentlerin oluşturulmasının önemini göstermektedir.
Bu bağlamda;
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörlük ofis çalışanları, güvenlik görevlileri ve çay ocağı personeli, 24 Kasım Öğretmenler…
Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu her hafta bir mahalleyi ziyaret etmeye devam ediyor. Son olarak…
Tokat Milletvekili Dt. Cüneyt Aldemir, 22 Kasım Diş Hekimliği Günü ve Ağız ve Diş Sağlığı…
Tokat, çevre illere göre yüksek uçak bileti fiyatlarıyla karşı karşıya; bu sorun acilen çözülmeli ve…
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Tarım İl Müdürlüğü ve DOKAP iş birliği ile üreticilere “Milli Patates Çeşitlerinin…
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Artova Meslek Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Programı Öğretim Görevlisi Ferhat Şahin’in…